24 Ağustos 2015 Pazartesi

Bu bir çaresizlik öyküsüdür.


        
           Siz hiç aydınlık günde karanlığı yaşadınız mı? Ellerinizden kayıp giden hayatın çıkardığı kakofoni içinde ezildiniz mi? Ben etrafındakileri algılayacak, onlara hüzün duyup çaresizlik içinde dövünecek yaşta biriyim. Doğduğum günkü güneşi bir daha göremeyeceğim belki de. Renkler neden bu kadar solgun? Gökyüzü yalnız, tek bir yıldız bile göstermiyor yüzünü. Yediklerinizin tadı yok dilimde yada o muhteşem parfümlerinizin kokusu. Ben Tanrı’nın bu dünyaya fırlatıp attığı bir çocuğum. Görevim her şeyin farkında olup hiçbir şey yapamamak.

         Aslında çok sevmiştim dünyayı. Sonu gelmesin diye ilk gün gibi yaşamak istedim. Nefretlerimi unuturum sanmıştım biraz daha sevgi ektikçe üstüne. İnsanlar değişir, gün gelir kötülük kaybeder ve tüm güzel filmlerin sonu gerçek olur diye her sabah umutla açtım gözlerimi. İnandım tüm benliğimle. Bana inanmayanlara inat hem onlara hem de kendime. Sonsuz güvençlerim vardı, çekinmedim dağıtmaktan. Hiç düşünmedim kendmi. İsteklerim vardı hayallere döndürdüm. Belki biraz daha gülersiniz diye içime attım sıkıntılarımı. Bir denge kurarım sandım hayatımda. Herkesi mutlu edebileceğim, bencillik bu ya onların mutluluğuna sevinebileceğim bir denge. İzlediğim haberler değişir, kötü zihniyet buymuşçasına dünyayı bir insanlık sarardı. Gözü yaşlı insanlar mutluluktan ağlarken çocuklar dizlerindeki yaraya sızlanırdı. Şimdi ne yana baksam bir hüzün, bir gözyaşı, bir yalnızlık, bir umutsuzluk... Güneş benim tepelerimde çoktan batmış. Hayallere dönüştürecek bir isteğim de yoktu, yarını düşünecek sevincim de. Gittiğim yollar zevk vermiyor, daha dinlemediğim muhteşem şarkıları düşünmüyordum. Şekersiz çay gibi ama çayın tadı da yoktu. Ölüm ne garipti. Önce korkuyorsun kasırgaya kapılmışçasına, sonra savaşıyorsun ve sonrası... Tarifsiz bir huzur. Ve artık hiç olduğunun kanıtı birkaç imza sonrasında ortada. Hiç yaşamamışsın gibi, bu dünyanın çirkinliğine hiç şahit olmamışsın gibi.

         Aslında mutsuz değilim ve hiçbir zamanda olmadım. Kelimelere dökemediğim, henüz ismi konmamış duygularımı anlatırken bile ne kadar başarısız olduğumu kanıtlıyorum. Hayal kırıklıklarımı durdurmamın imkanı yok. İnançlarımı boşa çıkaran yüzlercesine gidip nefret kusamam ama belki de hatıralarda bir çöplük gibi yer bulabilirim. Evet, ben aptal, saf ve çaresiz biriyim. Dengeyi kurarım sanmıştım ama olmadı. Bu yüzden çok üzgünüm...

Yarını olmayan dostum Matthew’den...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

https://www.youtube.com/watch?v=tG6eKxyT408