3 Mayıs 2011 Salı

Bir Yolculuk Hatırası


Zamanın bilinmeyen bir köşesinde yaşarken, zaten kısıtlı olduğunu bildiğin ömründe, her zaman yer etmemiş midir uzun yolculuklar? İzmit-İzmir yolunda neler yaşamadım ki dersem eminim yalan olur. Her zaman sakin bir yolculuk geçiren ben, insanlarla iki kelime edince sanki otobüsün içi tüm akrabalarımla doluymuş gibi hissediyorum. Aslında akraba değil de, arkadaş oluveriyorum hemen kendi çapımda. Yine İzmit otogardan çıktık yola. Otobüste koridor tarafında oturuyorum. Yanımdaki yolcu bayan hakkında bir şeyler merak edenler için şimdiden söyleyeyim, hiçbir şey bilmiyorum. Neden mi? Çünkü henüz yanım boş. Umarım yolculukta bana eşlik etmeye karar vermez. En son yola çıktığımızdan bahsettim. Evet, şu an İzmir’e doğru yol alan bir aracın içinden yazıyorum bunları. Saat tam olarak 00:23. Bu ne bir hikaye, ne de deneme şeklinde bir yazı. İçimden gelen bir hissin vermiş olduğu cesaretle döküyorum satırlara. Biraz önce dışarıda otobüs şoförüyle iki kelime lafladık. Ve şu an otobüsün içinde bir ölüm sessizliği var. Herkes bir yerde bilmem kaçıncı rüyalarına hazırlık yapıyor. Bense bunları karalıyorum. Birazdan film izleyip uykumun gelmesi için uğraş vereceğim. Uyumam gerektiğinin farkındayım. Sabah İzmir otogardan Üçkuyulara, oradan da okula geçeceğim. Anlayacağın blog yarın benim için zor geçecek gibi. Neyse şimdilik bunları paylaşmak istedim. Eminim bu cümleleri sen ve benim dışımda kimse bilemeyecek. Bu da bizim sırrımız olsun. ;)

NOT: Bunları yazdıktan sadece bir dakika içinde yolda koltuğuma eşlik eden bayan geldi ve büyü bozuldu... :)

Hiç yorum yok: