“Neredesin?” diye sordu ses, “her yerdeyim” dedi kadın
sessizce ve gülümseyerek. “Ne yapıyorsun?” diye sordu ses, “anı yaşıyorum” dedi
kadın bu sefer daha belirgindi gülümsemesi. Ve aniden yok oldu ses. Hiç duyulmamış
gibi, hiç var olmamış gibi. Kadın memnundu halinden oysaki. Ses varken güzeldi.
Gittiğinde de güzelliklerin rengini hep kırmızı sandı. Belki de sanmaya
çalıştı. Sesi bekledi kadın günlerce. Ses uğultusunu dile getiriyor da
kendisini göstermiyordu bir türlü. Sesi aradı boşlukların ta diplerinde, ne eser vardı, ne bir iz… Üzüldü kadın
başlarda. Sesin gittiğini sandı ama acımadı içi. “Geri gelecek” dedi kararlı ve
matem dolu sesiyle. Uzandı eski püskü yatağına, yataktan önce bir toz bulutu
yükseldi, karyolanın yıllanmış sesi duyuldu nahoş bir gıcırtıyla. Yatak eski
ama rahat, yatak yıllanmış ama hatıra dolu, yatak yataktı işte. Acılarını anılarını
paylaşmıştı onda. Anın getirdiği hüzünleri döktü, sevinçleri yaydı her bir
köşesine, gülümsemesiyle inletirken, ağlamasıyla yüreğini burktu yatağın. Yatak
yataktı işte. Onu sarıp sarmalayan, acılarına göğüs geren, hayallerinin ev
sahibi, ruhunun bekçisiydi. Sonra ses geldi karanlığın köşesinden. En güzel
ezgisini dinletti kadına nefes dolu sesiyle okurken mısraları. Masallar anlattı
sonu iyi biten zengin kızın fakir oğlana kavuştuğu, masallar anlattı hüzünlü
bir aşkın ölümle sonlandığı… “Hikâyeler” dedi ses. Kimsenin bilmediği, kimsenin
yazmadığı hikâyeler. Düşünüp de söylenemeyen, kelimelerin bile kifayetsiz
kaldığı o namussuz, düzenbaz hikâyeler. Düşüncelerden bir çöplüğün şuursuz
metinleri hikâyeler. Ölümün dile gelip de mutluluğu yok sayan hikâyeler. Cümlelerin
bile bir araya gelmekten kaçındığı, kelimelerin mana taşımadığı hikâyeler. “Hikâyeler”
dedi ses içindeki acıyı kusarcasına. O hikâyelerdi ki aklına prangalar vurup,
aç, susuz ve ışıksız bırakırdı insanı. Bir kez geldi mi aklına yitirmeden
bilincini kurtulamayacağın hikâyeler. O hikâyelerdi ki sussan bile çığlık
çığlığa bağırır da yüreğinde, bir cümleye sığdıramazdın. O hikâyelerdi ki
ağlatırdı içini dışına çıkartana, bağırıp elbiselerini parçalayana kadar. Gözü kör
olasıca hikâyeler… Sonra “aşk” dedi ses. “Aşk nedir bilir misin?” dedi
karizmatik lakin hüzünlü sesiyle. Ses aşkı anlattı, kadın yüreğindeki yaraları.
Ses aşkı anlattı, kadın kalbindeki sancıları. Ses aşkı anlattı, kadın ağladı,
sonra duruldu. Ses aşkı anlattı, kadın efkârlandı ve bir sigara yaktı,
sigarının dumanı gözü, yaşlı gözü anılarını… Ses şevkle ve şehvetle anlatırken
kadın hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra ağladı. Ruhundaki derin boşluklardan
kurtulduğunu, ruhunun kötülüklerden arındığını sandı. Ses anlattı, o dinledi.
Ses… Yalnız gecesinin tek dostu, belki hüzün kovan kuşu belki hüzün getiren. Vardı
o ses. Kadın duyuyor, iliklerinde hissediyordu. Yaşanılan bir gün kadar gerçek,
yaşanılan bir gün kadar maziydi. Yitirilen bir ustan daha değerli, uğruna canını
vereceği ses. Eskimiş tozlu yatağında ihtiyaç duyduğu ses. Kimsenin uğramadığı
evinde günlerce en güzel nota gibi yankılanan ses. Aldığı bir rayiha, tattığı
en güzel şekerdi ses. Kıymeti yakuttan pahalı, maneviyatı kâinattan çok. Terk edişlerinde
elveda dediği, gelişlerinde gülümsemeyle karşıladığı ses. Aldığı nefesin mükâfatı
ses, nerelerdeydi şimdi? Sırt üstü yattığı yatakta sağa döndü, bacaklarını
karnında topladı ve gözlerini kapattı. Hayır, kapatamadı. Eğer kapatırsa sonsuz
uykuya dalacak, ses onunla birlikte mazi olacaktı. Onun beş para etmez bedeni
kalırken bu soysuz dünyaya, sesin belki uzayda bir yerlerde yankısı kalacaktı. Belki
bir daha kimse duymayacak, kimse o kutsal tınıya erişemeyecekti. Aniden çekip
gitmesini yediremiyordu kadın. Gözlerinden süzülen birkaç damla yaşın yastığını
ıslatması gibi ruhunu ıslatıyordu bu terk ediş. Hak etmediği yalnızlık değil
ötesiydi belki de. Yaptığı iyiliklerin karşılığı bir sesse eğer onu da elinden
almak neyin cezasıydı bilmiyordu. Yeniden hıçkırıklara boğulmadan evvel dinledi
bomboş evini, dinledi boş komidinlerin çıkarmadığı sesi, dinledi duvarların
sessizliğini ve bir ses duydu yüreğinden değil de hıçkırıklarından gelen. Bir
ses duymak istedi belki haline acısın diye. Ama ses hiç gelmedi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder